Inception:Sona yaklaşırken Başlangıç mı?

Müzikte,farklı bir melodi yaratmak için yanyana koyulacak nota kalmamış.Yani yapılabilecek bütün kombinasyonlar yapılmış gibi bir haber okumuştum.Demek ki ondandır,coverlarin çoğalması,çok fazla hit şarkı çıkmaması diye düşünmüştüm.Sinema sektörü de her ne kadar üzerindeki ölü toprağını silkelemeye başlasa da son zamanlarda Hollywood eski şatafatını kaybetti.Acaba yazılacak farklı senaryo mu tükendi? sorusuna doğru ilerlerken bir yandan bunun matematiksel bir şey olmadığını düşünürken,bir yandan da acaba mı diyorduk.Mesela Atom Egoyan gibi umut vaadeden yönetmenler bile çok yıldızsız filmlerin yeniden uyarlamalarını çekmeye başladı.(Bakınız:Chloe).Tim Burton ise  “Alice Harikalar Diyarında” ile dehasının çok altında bir uyarlama çekti.Tam böyle şeyler düşünürken,takip ettiğim yayınların birinde bundan tam 4-5 ay önce Başlangıç (Inception) ile ilgili bir yazı okudum.Evet Batman begins ve Dark Knigt ile büyük iş çıkartan,prestige ile hayran kitlesini zevkten dört köşe eden Christopher Nolan,hayli iddialı bir senaryo ile karşımıza dikilip sinema tarihini yeniden yazmaya niyetliydi.Merakla beklenen film vizyona girmeden önce konuşulmaya başlandı.Vizyona girdikten sonra,eğri ya da doğru internet üzerinde en çok tıklanan sinema sitesi http://www.imdb.com/ da acayip yüksek puan alarak yüzyılın en iyi 3 filmi arasına giriverdi.Birinciliği paylaştığı yapımlar ise The Shawshank Redemption ve Godfather.Hal boyle olunca da sinema salonuna kostura kostura gittik.Peki gercekten Nolan cok ozgun birsey mi yapmisti?Su ana kadar aklimizin ucundan gecmedik bir fantazi dunyasina mi gark olduk?Eger beklentimiz buysa,matrix cakmasi diye filmi elestirenler kervanina katilabiliriz.Fakat Nolan yaptığı şey hakkında benzersiz kelimesini kullanmış değil,sadece alışılmadık,çok emek verdiği,senelerini harcadığı bir film yaptıgını belirtiyor.Sonuç ise takdire şayan tabiki de.Zaten halen hazırda çok yetenekli olan yönetmen,senelerce kendinden beslediği senaryosuna,inci gibi oyuncuları dizip,şans meleği Michael Kaine’i de  dahil edince ortaya tertemiz,futuristik,eşine az rastlanır bir iş çıkmış.

İnsanların rüyalarına dahil olup hırsızlık yapan,bir çetenin lideri olan Dom Cobb (Leonarda Di Caprio),eşini kaybetmiş,eşini öldürmek sucundan yargılanmak üzere aranıyordur.Tüm bunlardan kurtulmak ve cocuklarının yanına dönebilmek için Saito (Ken Watanabe) adlı bir milyoner için iş yapmayı kabul eder.Cobb bu işlerde bir dahidir,fakat eşi Mal (Marion Cottillard) onun rüyalarını sabote etmekte,işler giderek Cobb için zorlaşmaktadır.İçinde bulunduğu bu karmaşık durumu rüyalarında onunla seyahat eden sağ kolu Arthur’dan (Joseph-Gordon Levitt) bile gizler.Daha bir çok dahiyane ayrıntı içeren senaryoyu spoiler vermemek adına kısa özetlemek gerekiyor.Böyle ufku geniş bir hikaye,Nolan’ın bilim adamı gözüyle,müthiş efektlere sahnelik ediyor.Çekilen her sahne sanat esiri niteliğinde.Hiç kirli görüntü yok.Öyle ki o rüyaların miamrı olup siz de tasarım yapmak isteyebilirsiniz.Leonardo bazı eleştirmen çevreler tarafından hep eleştirilse de yıllardır iyi yönetmenlerle iyi işlere imza atıyor.Görünen o ki Nolan da Leonardo’ya güvenmiş.Haksız da sayılmaz doğrusu.Leonardo her zamanki çizgisinde abartısız ve olması gereken oyunculuğunu sergiliyor.Ama bana sorarsanız filmin ağır topu Marion Cottillard.Bu Fransız,gizemli güzel,bir kere konuştuğu ingilizceyle alkışı ayakta hakediyor.Bu kadar Amerikalı gibi konuşabilmek için bile çok fazla efor sarfettiğini düşünüyorum.Üstelik de hem bu kadar masum bir havayla yola cıkıp hem bu “femme fatale” rolünü bence kusursuz kotarıyor.Ellen Page ve Joseph-Gordon Levitt ise geleceğin yıldızları arasında yer alacak isimler,Nolan adeta onların önünü açmış.

Uzun lafın kısası bu her tarafından emek akan,şahane film için söylenecek çok da kötü birşey yok.Ama pr çalışmalarına ve pazarlama ağına  takılıp da gaza gelip fenomen yaratılacak kadar da ‘yani bir Godfather,bir Shawshank Redemption’ ve daha niceleri tadında da birşey yok ortada.Farkındayım ki bütün bu filmlerler kıyaslamak yanlış belki de İnception’u.Kategori farkı,teknoloji farkı,tür farkı vs..vs..vs.. diye gider ama listeler böyleyken ve filmimiz bu listeleri iddialı bir şekilde sarsmışken,çoğu insanın aklından da film çıkışı bunlar geçer.

 

Sonuç olarak Nolan,Matrix çakması bir film yapmadı,sinema tarihinin en iyi filmini de yapmadı,kendi filmografisindeki en iyi işlerden birini çıkarttı,takipçilerini şaşırtmadı,çok iyi bir film yaptı,bence yapmaya da devam edecek.Christopher Nolan’ın adını daha böyle çok iyi filmlerle duyacağımızdan eminiz.Takipteyiz…