İspanya’nın uluslararası alanda en çok ismi duyulan yönetmenlerinden Pedro Almodovar, toplumun uç noktalarında konumlanan hikâyeleri, olağan dışı olay örgüleri ve kışkırtıcı karakterleri ile geleneksel kültürün dışında bir çizgide geziniyor, bu da onun tüm filmlerini benzersiz kılıyor. 1999 yılında Goya, Altın Küre ve Akademi başta olmak üzere birçok uluslar arası alanda ödül kazanan filmi “Annem Hakkında Herşey” ise Almodovar’ın ustalık eserlerinin adeta başlangıcını simgeliyor.
Hemşirelik yapan Manuela (Cecilia Roth), kendisi ve genç oğlu için düzenli bir hayat kurmuş mükemmel bir annedir. Çok sevdiği oğlunu trafik kazasında kaybedince dünyası alt üst olur. Oğlu ölmeden önce babasını bulmasını istemiştir. Manuela, 18 yıl önce hamileliği sırasında cinsiyet bunalımları yüzünden terk ettiği adamı bulmak üzere Barselona’ya gider. Bir süre sonra toparlanan Manuela, Barselona’da kendini geniş ve renkli bir ailenin içinde bulunur. Hamile bir rahibe (Penelope Cruz), fahişe bir travesti (Antonia San Juan) ve başı dertte iki aktris (Marisa Paredes ve Candela Pena).
Almodovar kadrajına yaşamın öteki yüzünü, göz ardı ettiklerimizi, belki de görmekten kaçındığımız gerçeklikleri sokarak hikayelerini anlatmayı seçiyor. Duygusal yönüne baktığımızda karşımızda çok dramatik bir hikaye duruyor. Diğer bir taraftan hikayenin içinde barındırdığı sıradışı karakterler ve bu karakterlerin olayı “insanı şoke eden cinsten” yaşamaları, böyle bir hikayeyi hiç bu karakterlerle bağdaştıramayan seyirciye, hayatı ne kadar dümdüz yönünden algıladığını hatırlatıyor.
Filmdeki en yüksek nokta, Almodovar’ın yarattığı harika kadın karakterler ve bu karakterleri canlandırmaları için seçtiği harika oyuncu kadrosu. Kadınları anlatmayı seven Almodovar, bu filmde de kadınlarla devam ediyor. Evet, perdede sayısı çok olmayan kadın egemen bir film izliyoruz.”Anne olmak”,”kadın olmak” ,hatta “kadın olamamak” gibi ekrana yansıtılması zor konuları bu farklı karakterler üzerinden o kadar güzel ve o kadar kadınların içinden anlatıyor ki, hayretler içinde kalıyorsunuz. Şartları, mesleği, duyguları ya da görüntüsü ne olursa olsun, hep yapmak istedikleri peşinden koşan cesur kadın portleri koyuyor önümüze. Dört farklı hayattan gelmiş, kendilerine özgü acıları ve küçük mutlulukları olan bu kadınların ortak noktası tutkularının esiri olmaları. Hayatlarına ne şekilde yön vermiş olurlarsa olsunlar, kendilerini bir gölge misali takip eden ilişkilerinden ve bağımlılıklarından kurtaramıyorlar.
Biraz daha derinlere inildiğinde bu kadın filmi söyleminin altında, Almodovar, insanın sadece karakteriyle var olduğunu ve bu karakterin de oluşumu ve gelişimi noktasında aile, eğitim, gelenek ve alışkanlıklar gibi toplumsal yapının belirleyici özellikte olduğunu, bu halde şekillenen karakterin, insanın bireysel hayatına yön verdiği gibi felsefi bir anlatımı da barındırıyor.
Bu gayet karmaşık ve çarpıcı hikayesini anlatırken perdede kurduğu görsellik, sadece hikayesini süsleme çabasından değil. Almodovar, perdeye yansıttığı, dikkat çekici, rahatsız edici, hatta insanı dışlayan renk tonlarıyla, görüntünün izleyiciyi içine çekip, somut konu anlatımından uzaklaşmasını önlüyor. Anlatmak istediği hayatı, doğallığını ve kendiliğinden olanın akışını hiçbir teknolojik görsel efektin arkasında bırakmak istemiyor.
Bu, rutinin çok dışında, kendine has filmi izlerken hüngür hüngür ağlıyor, ardından kahkahalarla gülüyorsunuz. Ama hiçbir olayı ya da hiç bir karakteri asla yadırgamıyorsunuz tam tersi; tüm karakterlere sarılma, tüm karakterlerin yaralarını sarma isteği duyuyorsunuz.
Sözün özü, Annem Hakkında Herşey, hayatın ta kendisiyle yüklü, tam kıvamında bir dram ve gerçekçi tanımlanabilecek önemli bir film. Kimilerine göre Almodovar’ın başyapıtı, kendisine göre ise annesine ettiği büyük bir teşekkür.
not: Filmin İspanyolca orjinal adı “To Do Sobre Mi Madre”